Meksika’da kadın satıcısı çete sahneleri Çukur’un naif olmayanını hatırlattı mesela. Birde kimi araba sürme sahnelerinde sanki sadece arkada ekran görüntüsü gidiyordu, 50’lerin filmlerine gönderme miydi yoksa bütçeyle mi alakalıydı bilmiyorum ama az nostalji havası hissetmek hoştu.
İlk Kan’ın çevrim tarihi 1982 ama ben 85’te filan izlemiştim sanırım, Rambo daha gençti bense yeni genç. Kasabaya gelen adama şerif ve adamları kasabanın sahibi havasında sert yapınca zaten savaş travmasını atlatamamış eski asker kasabayı başlarına yıkıvermişti.
Rambo 2 (1985)’de ise özel yetiştirilmiş adamımız, kendisini özel yetiştiren Albayın “ricası” üzerine, kasabayı yıktıktan sonra mahkum olarak tutulup taş kırdığı (bildiğiniz taş) hapishaneden çıkıp Vietnam’a gider ve hala esir tutulan Amerikan askerlerini kurtarır, bu arada Vietnam’da hala esir Amerikan askerlerinin olduğunun duyulmasını istemeyen ve operasyonu da aslında “bak yoklar işte” demek için planladığı anlaşılan siyasetçiyle de hesaplaşır.
Rambo 3’te (1988), Rambo bu kez zaten Kamboçya’da bir yerlerdedir, ikinci filmden sonra Amerika’ya dönmeyip oralarda kalmıştır ama Albay onu gene bulur (Red Kit’i her yerde bulan telgrafçı gibi adam.) Albay bu kez hedef Afganistan der ama adamımız hayır der. Hayır der ama küskün Albay Afganistan’a kendi gidip esir düşünce dayanamaz kurtarmaz için gider. Mücahitlerle beraber (o dönem henüz “terörist” olmamışlardı) Sovyet askerlerine karşı savaşır, Albayını da kurtarır filan.
Rambo 4 2008’de gelir, aradaki 20 yılda kahramanımızın ne yaptığını bilmiyoruz ama bu kez Burma’da insani yardım amaçlı bölgede bulunan bir ekibe yardım eder, (ekip yanlış zamanda yanlış yerdedir, Rambo olmasa hallerini gören duyan olmayacaktır.)
Rambo 5 Son Kan (2016)… Umarım sahiden sonuncusudur ama Rambo 6 çıkarsa onu da izleyeceğim mecburen. Bu bir kuşak dizisi sonuçta.
0 Yorumlar