Tabi uygulamanın bu şekilde duyurulması ve başka detaya da
yer verilmemiş olması işletmeler için pek çok soruyu da beraberinde getirdi;
çalışanları servisle gidip gelen işyerleri dâhil miydi; 16.00’dan sonra çalışma
gereği duyulursa nasıl olacaktı; bankalar ve hizmet sektörlerinin saatleri
değişmemişti, o halde işleri daha çok bu kurumlarla olabilen beyaz yakalılar
için uygulama nasıl olacaktı; ihracatçılar ve yurtdışı şirketlerle çalışanlar
için günlük iletişim çok önemli, aradaki saat farkını da düşünerek Avrupa’daki
bir şirketle iletişimle çalışma Türkiye saatiyle en erken 10.00 ya da 11.00’de
başlayabilir ki bu yurt dışı şirket için mesainin ilk anları demek, yani
onlarda bir sabah değerlendirmesi, toplantı hazırlığı vs. yapıyorlarsa görüşmeler
otomatikman Türkiye’de öğleden sonraya kalıyor, bu da iletişimle mesai için (16.00’da
paydos yapılırsa) hepi topu 2 ya da 3 saat mümkün olacak demek yani yetersiz,
bu sorun nasıl aşılabilir vs. Bu sorulara yanıt alma umuduyla Valiliği
arayanlar ise 07.00-16.00 saatlerinin kesinlikle esnetilmeyeceği, uymayanlara
ciddi cezai yaptırımlar olacağı yanıtını aldılar. Yani sanayi işyerlerinde
işbaşı 07.00 olacak ve 16.00’dan sonra kesinlikle çalışılmayacaktı.
Bu ve bunun gibi detay eksiklerinin çokluğu sonucu olsa
gerek, geçen hafta Cuma akşamı saat 20.00’da İstanbul Valiliği sitesinde İl Hıfzıssıhha
Kurulu’nun yeni bir basın açıklaması yayınlandı, buna göre işbaşı saati 07.00
olmak kaydıyla akşam paydos zamanını belirleme inisiyatifi şirketlere
bırakılmıştı.
Salgının hızla yaygınlaşmasına karşı insan yoğunlaşmalarının
önüne geçecek tedbir ve uygulamalara ihtiyaç olduğu şüphesiz bir gerçek, hatta
yöneticilerin bu konuda fazlasıyla geç kaldıkları da neredeyse şüphesiz. Bunun
da doğrusu “ben yaptım oldu” yerine ilgili tarafları da katarak çözümler
üretmekten geçer ama mesai saatlerinin düzenlenmesinde böyle görüşmeler
yapılmadığı da (her ne kadar Valilik, basın açıklamasında meslek ve çalışan
örgütlerinin isimlerini sayarak aksini söylese de) gün gibi ortada, bunun
kanıtı da uygulamanın neredeyse İstanbul’daki sanayi şirketlerinin nasıl
çalıştıklarından bihaber kararlaştırıldığının “sonuca bakarak” kesin gibi
olması.
“Gene de bunu geçelim, sonuçta pandemi çok ama çok ciddi bir
sorun ve insanların toplulaşmasının engellenmesi son derece önemli, o nedenle
de gene de uygulamaya olumlu bakmaya çalışalım” diyemeden gelen ikinci basın
açıklamasıyla, işyeri paydos saatlerinin şirketlerin inisiyatifine bırakılmış
olunduğunun söylenmesi ise uygulamanın amaç ve hedefinden bihaber olunduğunu
gösteriyor sanki. Kapanışın 16.00’da mutlak olduğunun söylendiği ilk açıklama
sonrası Valiliği ya da Kaymakamlıkları arayanlara “16.00’dan sonra açık işyeri
görülürse tutanak tutulur ve ceza yazılır” denmişti. Şehir içindeki
işyerlerinin sanayi olanları sabah 07.00’de, olmayanları kendi belirlemelerine
göre 07.00-08.00-09.00’da açılacaksa, bunu sabah yoğunluğunda denetleme şansı
olmayacaktı zaten, yani denetimin 16.00’dan sonra yapılması mantıklıydı. Ama
sonraki açıklamayla paydoslarda şirketlerin inisiyatifine bırakılınca artık bununda
imkânı kalmamış oluyordu. Yani aslında uygulamanın geçerlilik süresi ikinci
basın açıklamasıyla fiilen sona ermişti.
Şimdiyse iki durum aynı anda yaşanmakta diyebiliriz. Kimi
şirketler 07.00-16.00 uygulamasını benimsediler ve uygulamaya başladılar, kimi
mavi yakalıları 07.00-16.00 arası çalıştırırken beyaz yakalılarının bir kısmını
08.00-18.00 gibi çalıştırmaya başladılar, bir kısmı da çalışanlarını vardiyalara
bölüp öyle çalışıyorlar.
16.00’dan sonra açık kalan şirketlerin bir kısmı bunu ikinci
basın açıklamasını dikkate alarak doğrudan yaptılar. Gene de bir bilgi alalım
diyerek Valiliği arayanlar ise halen 16.00’dan sonra kesinlikle çalışma
olmayacağı, yapanlara ceza uygulanacağı yanıtını alıyorlar. Yani görünüşe göre Valilik,
İl Hıfzıssıhha Kurulu’nun kararına uymamayı tercih etti, belki de ikinci karara
uyduğu takdirde uygulamanın amaç ve hedefinin ortadan kalkacağını düşündü
onlarda.
Pandeminin ortasında trajikomik bir “tedbir” hikayesine
dönüşmüş bu uygulama denemesi, kısa sürede doğru işler hale gelmezse, herhalde iyi
bir “nasıl yapmamalı” örnek vakası olmaya aday olabilir.
0 Yorumlar