Yönünü Arayan Muhasebe’ciler!

Bizde şirketler küçük/orta, yönetimler de “aile” olunca, özellikle de bugün artık “devir-teslim” sırası gelmiş patronların içinden geldiği “esnaf” kültürünün şekillendirdiği “muhasebeci” algısının yarattığı “çatlama” ve “gerilimler” nedeniyle atıldı yukardaki başlık.

Eskinin o “mutlu ve güzel” günlerinde iş hayatına atılanlar için iş, “al-sat”, “yap-sat”, “üret-sat” tanımlamalarına sığacak kadar “basit”ken, muhasebeci de işin “beyan” kısmını tamamlayanmış. Yani bir nevi, patronun “devletle” takışmadan devam etmesini sağlayan kişi. Meslek, o yıllar için hani yanlış da diyemeyeceğimiz bu algı üzerinden şekillenmiş ilkin, sonrasında da öyle de kalmış çoğunca.

Bizde muhasebeci denince en çok muhasebe büroları gelir ya akla, bakın büroların faaliyetlerine, fiş işleyip, beyanname verip, defter tutmaktan başka, mükellefe mali danışmanlık yapan bir büro var mı? Bildiğiniz?!

Tabi dersiniz ki nasıl yapsın? Mükellefin öyle bir talebi mi var? Yok. Ama olmayınca yapılmaz mı? Bizde yapılmaz, ne gerek var!

Mesela bizde muhasebe bürosundaki muhasebeci, mükellefine demez, “kardeş, hem adam çalıştırıyorsun, hem asgari ücret ödüyorsun, hem de sigortasını yapmıyorsun. Oysa yapsan, onun sigortası için ödediğin fazla kadar nerdeyse vergi matrahından indireceksin. Hem ödediğin o “fazla” para sana geri dönecek, hem de hem yasal hem de makbul bir iş yapmış olacaksın ki buda seni her an karşılaşabileceğin bir dolu maddi faturalı riskten de koruyacak.”

Şirketlere gelsek, muhasebesini içinde tutan, dışardan bakınca özenilesi görünen… Onlarda durum farklı mı? Pek değil.

Onlarda da patron bir “kasayı ve kasaya bakanı” bilir, başka da bir şey bilmez. Kasayla da ilgisi “ne kadar para var? Alacaklar ne durumda? Ödemeler…? Vadeler…?” kadardır. Muhasebeciye de “KDV ne çıktı?” diye sorar bir de.

Siz rasyoları izleyen, “cari oranlarımız ne?” diyen, “likit oranlarımız neden düşüyor” deyip yanıt bulmaya çabalayan kaç patron tanıyorsunuz?

Baksan yıl sonunda yüzde 20 kâr varsa mutlu da, “yahu şu satın almaları, stokları bir ele alalım” dese, hem satın almadan hem stoktan yüzde 10 kazansa, yıl sonu yüzde 20’lik kârı yüzde 30’a çıkarması gayet de mümkünken… farkında mı?

Ya şirketlerdeki muhasebeciler, onlar farkında mı? “Sayın patron, gelin şu işi daha ölçülebilir bir hale sokalım. Ölçebilirsek, kontrol de edebiliriz. Ama bunun için şu şu tarz yazılımlara ve çalışanları buna göre eğitmeye ihtiyaç var. Tabi bu arada iş akış süreçlerini de yeni baştan tanımlamamız gerekecek. Eh bunlar içinde şu kadar para yatırıma ve şu kadar da zamana ihtiyacımız var”, diyorlar mı?

Genelde demiyorlar. Bunun yerine, esnaf-patron parayı duyunca “ne gerek var” demeden daha onlar diyorlar konusu geçerse; “yaw çok para, hem biz böyle iyiyiz, gerek yok şimdi” diye.

Bizde muhasebeciler en çok, yeni icatlar çıkaran hükümetlere-bakanlara-maliyeye-GİB’e filan kızarlar ya hani, “hangi birini yapacağız biz yahu” diye…

Boşuna kızmasınlar. Kendileri kendilerini ve mesleklerini ciddiye almadıkları, beyannameci muhasebe ci kafasından, mali işler uzmanlığına (ki bunun içinde, altında rakam olan ve parayla ifade edilen her şey vardır) geçemedikleri sürece, o “icatlardan” başka yapacak işleri de olmayacak, çalıştıkları şirkete/hizmet verdikleri mükellefe, başkaca bir katkıları da.

Yorum Gönder

0 Yorumlar