Ana içeriğe atla

İzci Kampı’nda Neler Olmuştu?

Kimsenin kimseyi sevmediği zamanlarda yaşıyoruz. Gezegende halen yaşayan 7 milyar insanız şunun şurasında ve hepimiz de zamanında yaşamış insan türleri arasında hayatta kalabilmiş tek tür olan Homo Sapiens çocuklarıyız ama bunu bilmek yetmiyor anlaşılan. Etnik, dinsel, dilsel, siyasal, şu bu farklılıklarımız yüzünden birbirimizi öldürüp duruyoruz.

Peki neden farklılıklarımız böylesine ölümcül? Çok mu doğuştan böyleyiz? Yoksa sonradan mı bu kadar dert eder oluyoruz farklılıklarımızı? Daha da önemlisi farklılıklarımızın bu kadar ölümcül olması gerektiğini(!) kimlerden, hayatlarımızın hani arasında öğrendik/öğreniyoruz?

Bundan sonrasında önce derin bir nefes alalım ve sonra da dünyada Sosyal Psikoloji’nin kurucularından kabul edilen (ve o da bu toprakların çocuğu olan) Muzaffer Sherif’in “İzci Kampı Deneyi”ni hatırlayalım:

“20. Yüzyılın en önemli psikoloji deneylerinden biri olarak kabul edilen İzci Kampı Deneyi’ne, sosyal psikolojinin belki de en can alıcı konusu olan ayrımcılık ve ötekileştirme meselesinin bir toplumda kolayca tetiklenebileceğini ve farklı gruplar arasında önyargıların körüklenerek düşmanlığa dönüştürülebileceğini ortaya koyması bakımından bilim tarihinde büyük bir önem atfedilir. Deney ayrıca ayrımcılığın başlatılabildiği gibi ortadan kaldırılabileceğini ve düşmanlığın etkisiz hale getirilebileceğini de göstermesi bakımından müstesnadır.

Deneyde 12’şer kişilik iki öğrenci grubunun ıssız bir yaz kampında birkaç ay geçirmesi planlanmıştır. Denekler daha önce hiçbiri diğerini tanımayan orta sınıf ailelerden gelen, 11 yaşında, beyaz erkek çocuklar arasından seçilmiştir. Kampın iki ayrı yerine iki ayrı otobüsle götürülen gruplar başlangıçta diğerinin varlığından habersizdir. İlk birkaç günün ardından iki grubun içerisinde doğal bir şekilde astların ve üstlerin ortaya çıktığı, bir hiyerarşinin şekillendiği gözlenir. Gruplar artık birbiriyle tanışmaya hazırdır. İki grup birbiriyle karşılaştırılır ve aralarında rekabete dayalı sportif yarışmalar düzenlenir. Kısa zamanda eğlence adeta bir ölüm-kalım savaşına döner, istisnasız her grubun üyeleri diğer grubun üyelerine sebepsiz düşmanlık beslemeye başlar.

Deneyin üçüncü aşamasında her ki grup ortak çıkarlara, ortak hedeflere yönlendirilir. Kampın tek su kaynağı kullanılamaz hale getirilir. Sonunda öğrenciler bu ortak sorunu işbirliği yaparak beraberce çözerler. Kamp sona erdiğinde öğrenciler aynı otobüsle dönmek için ısrar ederler.”[i]

[i] #Tarih Dergi, sayı 22, Mart 2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Online Satış İadelerinde Gider Pusulası İmzasız Düzenlenebilir

Gider pusulası, Vergi mükellefi olmayanlardan satın alınan ürün ve hizmetlerin belgelendirilmesi ve muhasebe sistemine kaydedilmesi için düzenlenen evraktır. Aynı zamanda tüketicilere satılan ürünlerin iade alınması durumunda da gider pusulası düzenlenir. Yani gider pusulası, fatura hükmündedir. Gider pusulasının şekil ve usulüne ilişkin açıklamalar Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 225 Sıra No'lu VUK Genel Tebliğinde yapılmıştır. Buna göre: ·          Gider pusulaları, mükelleflerce matbaalara bastırılır ya da notere onaylattırılır. ·          Gider pusulası iki nüsha şeklinde düzenlenir. İki nüsha düzenlenmeyen ve gider pusulasında yer alması gereken bilgilerin eksik yazılması durumunda gider pusulaları düzenlenmemiş kabul edilir. ·          Gider pusulalarının bir nüshası işi yapana ya da ürünü satana verilir, diğer nüshası ise düzenleyen kişi tarafından muhafa...

Misli Mal ve Misli Olmayan Mal Ayrımı

Özellikle hukukta karşımıza çıkan kavramlardan biri misli mal ile misli olmayan maldır. Muhasebede de vergi konularında rastlarız bu kavramlara. Çok kolay kullandığımız bu iki kavramı kısaca tanımlayalım:

Dizilerin kıyafet sponsorları KDV’ye tabi mi?

  Fotoğraf Balat Oyuncak Müzesinde çekilmiştir. Markalar için en maliyetsiz reklam çalışmalarından biri, bolca bulunan tv dizilerine sponsor [1] olmak. Dizi de oyuncuların kullandığı eşyalar, giydikleri kıyafetler, yemek yedikleri restoranlar vs. genel de sponsordur. Ürünler genellikle geçici süreyle verilir ve iade alınır. Karşılığında da dizinin sonunda markanın logosu gösterilir. Bu işlem için taraflar yani markayla dizi yapımcısı birbirlerine cash ödeme yapmazlar. İşlem bir tür barterdir. Böyle olduğundan olsa gerek, sözleşmelerde bir bedel yazılmaz, kimse kimseye fatura kesmez, işlem kayıtlara girmez. Bir irsaliyeyle ürün teslim edilir, işi bitince de (genelde aynı irsaliyeyle çünkü dizinin ürün casti iade irsaliyesi de düzenlemez) iade alınır. Ancak KDV mevzuatı açısından bakınca bu işlem yanlıştır. KDV Kanunun 10. Maddesi vergiyi doğuran olayları sıralamıştır: