“Alışmamanın Kuramcısı” Foucault

x510x285_foucault_manif-jpg-pagespeed-ic-lxi5xbnosh“Aslında bütün kitapları aynı soruyu sormuştur: ‘İnsan kendini deli olarak algıladığı zaman, kendini hasta olarak gördüğü zaman, kendini canlı, konuşan ve çalışan bir varlık olarak düşündüğü zaman, kendini suçlu olarak yargılayıp, cezalandırdığı zaman hangi hakikat oyunları aracılığıyla kendini kendi varlığını düşünmeye verir?’ Ve nihayet: ‘İnsan hangi hakikat oyunlarından yararlanarak kendini arzulayan insan olarak görmüştür?”

Filozoflara ilişkin biyografi kitapları, belki klasik giriş-gelişme-sonuç anlatı tekniğinden dolayı, düşünürün düşüncesinin “özü”nü, kitabın sonunda ve altını çizerek vurgular genellikle. Sayfayı kapatırken, uğruna bir kitap adanmış filozofa son bir selam belki. Girişteki alıntı da, Dider Eribon’un Michel Foucault kitabının sonlarından.

Filozoflara dair biyografilerin, filozofun eserine dair fikri olanla olmayana farklı etkiler yaptığına inanırım. Sonunda, eseri kaynağından okumayı ya istersiniz ya da istemez, konuyu geçersiniz. (Özelde felsefe, genelde “insan” ilgi alanlarınız arasında değilse çok muhtemelen biyografiyi de okumazsınız).

0000000419469-1-1(Henüz) hiç Foucault okumamış birisi olarak, Eribon’dan sonra bu kez kaynağından okumaya karar verdiğimi kesin olarak söyleyebilirim. Ne bulmayı umut ettiğimi ise şöyle formüle edebilirim sanırım:

Gelişmenin şu anki baş döndürücü hızlı zamanlarında geleneksel olan tüm ağırlığıyla “insanın” üzerine çökerken (bunu hissediyorum), düşünmeyi yeniden öğrenmeye ihtiyacımız var. Foucault, bunu nasıl yapacağımıza dair yol göstermeye devam ediyor olabilir.

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. […] Foucault, hapishane, hastane ve okul üçlüsünün toplumun bireyleri, kendine uygun hale getirmek, getiremezse de toplumdan yalıtmak için kullandığını söyler. Ama yalıtamayacak kadar çok olursa? […]

    YanıtlaSil