Sovyetlerin Başaramadığı!


İnsan kendi cennetiyle kendi cehennemine giden yolun taşlarını çoğu zaman aynı anda ve aynı güzergâhta döşüyor olmalı, niyet de hep birincisini seçerek.

Yöneticilerinin artık zulme dönüşmüş “ulvi amaçlar ve idealler” için yığınları gerekirse “harcanabilir değer(sizlik)deki topluluklar olarak görme “alışkanlığına” ve “algısına” karşı destansı bir karşı duruştur Ekim Devrimi. Aynı anda hem, “neredeyse o ana kadar” organize bir topluluk olarak bir arada tutan tüm bağlarını yitirmiş kitlelerin içgüdüsel olarak birlikte hareket etmeleriyle gerçekleşmiş, tamamen saf; hem de yepyeni bir algıyı bir anda hegemonik bir kerteye taşıyabilmiş olmasıyla da sonuna kadar ideolojik. Şimdi yüzüncü yılını geride bıraktı ama yarattığı ‘organizasyon’ (Sovyetler Birliği) bunu göremedi.

Sovyetler neden başarılı olamadı? Sosyalizmin bu en büyük ve en uzun süre sürmüş reel pratiği neden ağızlarda ekşimsi bir tat bırakarak tarih sahnesinden çekildi? Bunun üzerine epeyce bir külliyat mevcut zaten. Ben bunlara girmeden, sadece insan doğası ve insanların toplumsallaşma pratikleri üzerinden bakarak, “neden olamadığı” üzerine birkaç madde sıralayacağım:

1-      Olamadı, çünkü ‘tek tek kişileri’ kaale almayan bir sistemi yıktıktan sonra insanları farklılıklarıyla bir arada olabilmeye teşvik eden bir yapıya dönüşemedi. Bunun yerine, farklılıkların üzerini bir tek tip ideolojiyle örtmeye ve insanları buna uygun ‘giysilerle’ görünmeye zorladı.

2-      Olamadı; çünkü devletleri, kutsallıklarını yerle yeksan edip insanlara hizmet etmesi gereken araçlar konumuna indirgerken, tek tek insanları araçların efendisi konumuna yükseltemedi; bunun yerine amaca ulaşması için çabalaması gereken birer nefer olarak algıladı -ve bu yoldan da yıkmaya çalıştığı kutsallığı yeniden tahkim etti.

3-      Olamadı; çünkü toplumların, -binlerce yıllık geçmişi olan- en dinamik etkileşim ve ilişkilenme yöntemi olan ticaret ve piyasaya doğrudan erişme halini bertaraf etti. İhtiyaçların planlamayla karşılanma seçeneği uç noktada muazzam bir bürokrasi yaratmakla kalmadı, o bürokrasiye insanların günlük hayatlarını her an etkileme gücünü de verdi. Toplumu yatay eksende sınıflara bölen sistemi sorgulatan devrim, dikey eksenli bir hiyerarşinin yolunu açmış oldu.

4-      Olamadı; çünkü toplumun ihtiyaçları temelinden beslenen gelişme/yenileşme dinamizmi bürokrasinin çarklarında ezilip gitti, bunun sonucunda örneğin askeri alanda pekâlâ mümkün olabilmiş teknolojik ilerlemeler, günlük hayatta kullanıma ve insanların günlük refahını artırmaya sunulamadı.

5-      Olamadı; çünkü birinin diğerine güvenebilmesiyle mümkün olabilen toplumsal değişimler ve yenilenebilmeler, üst perdeden giydirilmiş ideolojik/inanç motifli “olmazsa olmazların” hâkim olduğu toplumlarda pek de mümkün olamazlar, olsalar da güvensizlik ortamlarında gerilimli/çatışmalı olabilirler.

Sovyetlerde de uzunca bir süre olamadı önce, sonra değişim ihtiyacı galebe çalıp da baskın çıktığında oluşan çatışma ortamına da, zaten organizasyonun kendisi dayanamadı.

Yorum Gönder

0 Yorumlar