Ana içeriğe atla

24 Haziran’a Giderken! Aynadaki Yansımayla Kapışmak!


Beğenelim ya da beğenmeyelim, Erdoğan ve onun liderliğinde Ak Parti, bu topraklarda ki (bir kesim) siyaseten dışlanmışların “temsilcisi” olarak var oldu ve onları siyasal alanın içerisine çekerek iktidara yükseldi.

Erdoğan ve Ak Parti bunu başarırken, öncelikle Cumhuriyet’in kuruluş teamüllerinden gelen, “mütedeyyin kesimlerin siyasal alanda dar bir yer işgal etmeleri” ve hele ki siyasal yönetimin merkezinde “asla ve asla bulunmamaları” gerektiği yollu “elitist” düşünce kalıplarının yarattığı mağduriyete seslendiler, buradan aldıkları karşılıkla da bu kez “siyasal temsilci” sıfatıyla Cumhuriyetin o kuruluş teamüllerini şu ya da bu derece “içselleştirmiş” ve bu yüzden de “şüpheyle” bakan seküler / liberal kesimlere mesajlarını gönderdiler –ki bu mesajı da mealen “var olanı yıkmak için değil, var olanın yıkılışına dahi sebep olabilecek o kuruluştaki aksak teamüllerden kaynaklı gerilimleri, toplumsal sözleşmeyi bir üst noktaya çıkarmak suretiyle gidermek için geliyoruz” şeklinde formüle etmekte yanlış olmaz sanırım.

Siyaseten “itilmişlerin” yığınsal siyasal örgütlenmesiyle ortaya çıkan gerilimin, Erdoğan ve Ak Parti’nin batılı liberal/seküler/demokratik değerlere bağlılıkları ve bunu da AB’ne üyelik hedefiyle birleştirmeleri ve bunun için de ardı ardına reformlara girişmeleriyle, yukarda mealen aktardığım toplumsal sözleşmenin bir üst noktada yeniden gerçekleşebileceği umuduyla yumuşatılabilmesi mümkün olabildi.

Etyen Mahçupyan’ın “sağda küçük bir mucize” diye tanımladığı bu 2002-11 dönemi Ak Parti’nin, dönemin hard Kemalist seçkinlerinin gerçekleştirdiği saldırılara (C.Başkanlığı krizi, kapatma davası vs.) mütedeyyin-muhafazakâr kesimden olmayan ama rejimin kuruluş teamüllerinden de rahatsız olan liberal, liberter, demokrat ve Kürt muhaliflerinden de ciddi destek aldığı dönemdi.

Ne oldu da Erdoğan ve Ak Parti, kuruluştaki gerilimleri bir üst düzeyde ve AB üyeliği ve demokratikleşme hedefiyle bir dinamizme dönüştürüp gidermeye koyulmuşken, onun yerine bugünkü kamplaşmış/kutuplaşmış tek adam yönetimine ulaştılar, sorusunun yanıtını da, Milli Görüş çizgisinin dışına çıkarak siyasal alana ilk adım attıkları o dönemden başlayarak aramak gerekir kanaatindeyim.

(Devam edeceğim…)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Online Satış İadelerinde Gider Pusulası İmzasız Düzenlenebilir

Gider pusulası, Vergi mükellefi olmayanlardan satın alınan ürün ve hizmetlerin belgelendirilmesi ve muhasebe sistemine kaydedilmesi için düzenlenen evraktır. Aynı zamanda tüketicilere satılan ürünlerin iade alınması durumunda da gider pusulası düzenlenir. Yani gider pusulası, fatura hükmündedir. Gider pusulasının şekil ve usulüne ilişkin açıklamalar Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 225 Sıra No'lu VUK Genel Tebliğinde yapılmıştır. Buna göre: ·          Gider pusulaları, mükelleflerce matbaalara bastırılır ya da notere onaylattırılır. ·          Gider pusulası iki nüsha şeklinde düzenlenir. İki nüsha düzenlenmeyen ve gider pusulasında yer alması gereken bilgilerin eksik yazılması durumunda gider pusulaları düzenlenmemiş kabul edilir. ·          Gider pusulalarının bir nüshası işi yapana ya da ürünü satana verilir, diğer nüshası ise düzenleyen kişi tarafından muhafa...

Misli Mal ve Misli Olmayan Mal Ayrımı

Özellikle hukukta karşımıza çıkan kavramlardan biri misli mal ile misli olmayan maldır. Muhasebede de vergi konularında rastlarız bu kavramlara. Çok kolay kullandığımız bu iki kavramı kısaca tanımlayalım:

Dizilerin kıyafet sponsorları KDV’ye tabi mi?

  Fotoğraf Balat Oyuncak Müzesinde çekilmiştir. Markalar için en maliyetsiz reklam çalışmalarından biri, bolca bulunan tv dizilerine sponsor [1] olmak. Dizi de oyuncuların kullandığı eşyalar, giydikleri kıyafetler, yemek yedikleri restoranlar vs. genel de sponsordur. Ürünler genellikle geçici süreyle verilir ve iade alınır. Karşılığında da dizinin sonunda markanın logosu gösterilir. Bu işlem için taraflar yani markayla dizi yapımcısı birbirlerine cash ödeme yapmazlar. İşlem bir tür barterdir. Böyle olduğundan olsa gerek, sözleşmelerde bir bedel yazılmaz, kimse kimseye fatura kesmez, işlem kayıtlara girmez. Bir irsaliyeyle ürün teslim edilir, işi bitince de (genelde aynı irsaliyeyle çünkü dizinin ürün casti iade irsaliyesi de düzenlemez) iade alınır. Ancak KDV mevzuatı açısından bakınca bu işlem yanlıştır. KDV Kanunun 10. Maddesi vergiyi doğuran olayları sıralamıştır: