Ana içeriğe atla

Köprüden önceki serinlik


İstanbul’da yaşayan ve özellikle akşamları boğaz köprülerinden geçenler bilir, köprüye girmeye yakın, trafiğin yavaş aktığı kısımda seyyar satıcılar su, kâğıt helva, simit vs. satarlar araçlardaki yolculara. Hava sıcak, trafikte bunaltıcıysa tabiri caizse hayat kurtarıcıdırlar, açlığınızı bastırır, birazda serinleyip öyle girersiniz köprüye.

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Meclise gelmesi beklenen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yedek akçelerinin hazineye devrine ilişkin düzenleme haberi de bana bunu düşündürdü.

Hatırlayacaksınız, Ocak ayında da Nisan’da yapılması gereken TCMB Genel Kurul’u öne alınmış ve geçen yıl kârının Hazineye aktarımı öne çekilmişti. Bu yolla Hazine, iç piyasadan borçlanmasını azaltmayı ve bu yolla faizler üzerinde baskıyı artırmamayı amaçlamıştı. Bunun devamında yeniden mali disipline dönüş ve merkezi harcamalarda kısıntıya gitme söz konusu olsaydı, bu adımın bir nebze olumlu sayılması mümkün olabilirdi ama 31 Mart seçimlerine giderken Hükümetin bunu yapmaktan imtina etmesi, İstanbul seçiminin iptaliyle de seçim sürecinin 23 Haziran’a uzaması, hamleyi boşa çıkardı.

Şimdi ki yedek akçe hamlesi de belli ki benzer yaklaşımla planlanıyor. Açık veren merkezi bütçe için gereken kaynak bu yolla sağlanmaya, bu sayede de piyasada zaten yüksek olan sermayeye ulaşma maliyetinin daha da yukarı çıkması –en azından bir süre için- engellenmeye/ertelenmeye çalışılıyor.

Esasında bu adımlar, hükümetin ve ekonomi yönetiminin, içinde bulunduğumuz resesyondan çıkışa dönük hiçbir planlarının olmadığının ya da tek planlarının zaman kazanmak üzerine kurulu olduğunun da net ifadeleri. Zaman kazanarak ne bekliyorlar sorusuna yönelik ise son günlerin cevabı, FED’i bekliyorlar. Bu yıl üç faiz indirimi yapması beklenen FED ve dolayısıyla parasal genişlemenin yeniden başlayacağı, görünen o ki yegane beklentileri (ve umutları). Tabi önceki genişlemenin yarattığı yüksek borçlanmanın olumsuz etkileri ile –ki ilk genişlemenin nedeni finansal ekonomiyi felç etmek üzere olan kötü kağıtları piyasadan çekmekken şimdi beklenen ikinci genişlemenin nedeni oluşan borç yığınının ekonomiyi felç etme noktasına tırmanmaya başlamış olması, bu yüzden de ikinci genişlemenin, ilk genişlemenin- ekonomilerdeki (özellikle GOÜ’lerde) büyümeye katkısını aynı düzeyde görmek hayal olur.

Gerek MB Genel Kurulunun öne çekilip kârın erken transferi ve gerekse yedek akçe hamlesinin reel ekonomi açısından anlamı, para basıp piyasaya sürmeye yakındır da esasında. Sonuç olarak her iki durumda da aslında o anda piyasada olmayan bir miktar ulusal para piyasaya girmiş oluyor. Bu başta –hazineyi piyasadan faizle para çekmekten alıkoyduğu için- piyasada varolan para miktarını azaltmaması ve dolayısıyla da faizleri o an için yükseltmemesiyle pazarlanmaya çalışılan bir hamle ama hemen sonrasında o miktar para piyasaya girmiş olacağından –ve geri de çekilmezse- enflasyonu yukarı iten etki yapması çok mümkün –ki bu da faizlerini yukarı çeker nihayetinde.

O yüzden, köprüden önceki son çıkışı zaten kaçırmış olan hükümetin, köprüden önceki o bir anlık serinleme çabalarından başka bir anlamı olamayacak bu hamlelerin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Online Satış İadelerinde Gider Pusulası İmzasız Düzenlenebilir

Gider pusulası, Vergi mükellefi olmayanlardan satın alınan ürün ve hizmetlerin belgelendirilmesi ve muhasebe sistemine kaydedilmesi için düzenlenen evraktır. Aynı zamanda tüketicilere satılan ürünlerin iade alınması durumunda da gider pusulası düzenlenir. Yani gider pusulası, fatura hükmündedir. Gider pusulasının şekil ve usulüne ilişkin açıklamalar Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 225 Sıra No'lu VUK Genel Tebliğinde yapılmıştır. Buna göre: ·          Gider pusulaları, mükelleflerce matbaalara bastırılır ya da notere onaylattırılır. ·          Gider pusulası iki nüsha şeklinde düzenlenir. İki nüsha düzenlenmeyen ve gider pusulasında yer alması gereken bilgilerin eksik yazılması durumunda gider pusulaları düzenlenmemiş kabul edilir. ·          Gider pusulalarının bir nüshası işi yapana ya da ürünü satana verilir, diğer nüshası ise düzenleyen kişi tarafından muhafa...

Misli Mal ve Misli Olmayan Mal Ayrımı

Özellikle hukukta karşımıza çıkan kavramlardan biri misli mal ile misli olmayan maldır. Muhasebede de vergi konularında rastlarız bu kavramlara. Çok kolay kullandığımız bu iki kavramı kısaca tanımlayalım:

Dizilerin kıyafet sponsorları KDV’ye tabi mi?

  Fotoğraf Balat Oyuncak Müzesinde çekilmiştir. Markalar için en maliyetsiz reklam çalışmalarından biri, bolca bulunan tv dizilerine sponsor [1] olmak. Dizi de oyuncuların kullandığı eşyalar, giydikleri kıyafetler, yemek yedikleri restoranlar vs. genel de sponsordur. Ürünler genellikle geçici süreyle verilir ve iade alınır. Karşılığında da dizinin sonunda markanın logosu gösterilir. Bu işlem için taraflar yani markayla dizi yapımcısı birbirlerine cash ödeme yapmazlar. İşlem bir tür barterdir. Böyle olduğundan olsa gerek, sözleşmelerde bir bedel yazılmaz, kimse kimseye fatura kesmez, işlem kayıtlara girmez. Bir irsaliyeyle ürün teslim edilir, işi bitince de (genelde aynı irsaliyeyle çünkü dizinin ürün casti iade irsaliyesi de düzenlemez) iade alınır. Ancak KDV mevzuatı açısından bakınca bu işlem yanlıştır. KDV Kanunun 10. Maddesi vergiyi doğuran olayları sıralamıştır: