Mükellefin Bilgi Verme Yükümlülüğü

Vergi incelemeleri, konu bakımından oldukça geniş bir yelpazede yapılmaktadır. Örneğin, sahte belge düzenleme/kullanma, tefecilik, kayıt dışı hasılat, organize sahte belge düzenleme ve vergi kaçırma veya genel vergi incelemeleri gibi (özünde “doğal olarak” devlete bir vergi kaybı verilip verilmediğine dair) pek çok konuda incelemeler yürütülmektedir.

Vergi incelemeleri esas olarak mükellefin defter ve belgeleri üzerinde yapılmakla birlikte, çoğu durumda bunun yeterli olmaması nedeniyle, mükellefle ticari ilişki içerisindeki kişi ve kurumlardan ya da mükellefin çalışanından ayrıca bilgi de isteyebilmektedir. Bunun yasal dayanağı da 213 sayılı VUK’un “Mükellef Ödevleri” başlıklı ikinci kitabında düzenlenmektedir.

VUK’un 151. Maddesine göre kendisinden bilgi istenen kişi veya kurum, bilgiyi vermekten (kısıtlı istisnai durumlar hariç) imtina edemez. Buna rağmen kendisinden bilgi istenen kişi veya kurumun bilgi vermemesi, “kabahat” olarak nitelenir ve para cezasıyla cezalandırılır. Aynı kişi veya kurum, verilen cezaya ve yenilenen süreye rağmen istenen bilgiyi gene de vermezse, ceza iki katı olarak yeniden uygulanır.

Uygulamada, hesapları incelenen şirketin çalışanlarından bilgi istenmesi halinde, istenen bilginin verilmeyişine sıklıkla –ve anlaşılabilir nedenlerle- rastlandığı söylenmektedir. İncelenen şirketle ticari ilişkisi olan diğer kişi ve kurumlardan istenen bilgilerin de kimi durumlarda verilmemesi yoluna gidildiğinin görüldüğü, vergi inceleme yapanlarca dile getirilen şikayetler arasındadır.
Vergi inceleme uzmanlarının buna karşın seslendirdikleri talepleri ise (taleplerinden biri diyelim), bilgi vermemeye ilişkin para cezalarının arttırılması ve/veya 213 sayılı VUK’un 22/07/1998 tarih ve 4369 sayılı kanunun 82’inci maddesi ile yürürlükten kaldırılan madde ya da benzerinin yeniden VUK’a eklenmesi. Söz konusu madde metni şöyledir:

“Madde 361-(Değişik madde: 30/12/1980-2365 sayılı Kanun/Madde 85)
                Yeniden belli edilen süre içinde bu mecburiyetleri yerine getirmeyenler hakkında bir aydan üç aya kadar hapis cezasına hükmedilir”

Ancak bununda bir “darbe yasası” olduğu, devlet otoritesinin mutlak sağlanması amacını güden bir anlayışla yazıldığı, devam edegelen vergi inceleme uygulamalarında, incelemeyi yapanın çokça “kanaatle” kararlar verebildiği ya da kararının “yukardan” yönlendirilebildiği, inceleme yapan kurum ile mükellef arasında objektif bir senkronizasyonun her zaman olmadığı eleştirileri de mükelleflerce sıklıkla dile getirilmektedir.

Başta bu “anlayış” sorunu değişmeden, ilgili maddelerin daha katı cezalarla değiştirilmesi, hem incelenen kurum çalışanları hem de ilişkili ticari kuruluşlar açısından, onarılması mümkün olamayabilecek hasarlara yol açabilir ve bürokrasinin piyasaya keyfi müdahale imkânlarının çoğalması sonucunu getirebilir.

Tüm bu nedenlerle kanaatimce olması gereken, demokratik bir düzenin tesisi ve bireylerin haklarını öne alan bir yönetim anlayış ve yapısının kurulmasını takiben, işleyişi korumaya dönük kontrol ve inceleme yetki ve hükümlerinin yeniden tariflenmesidir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar