Banksy’nin Marka Savaşı

Banksy’i duymayan neredeyse yoktur. Dünyanın en olmadık yerlerinde duvarlara çizdiği grafitilerle dünya çapında hayran kitlesine sahip sanatçı, hemen her biri dünyanın bir bölgesindeki ya da genelindeki sancılı bir soruna karşı politik karşı duruş mesajı da içeren grafitileri kadar, gerçek kimliğini açıklamayan tavrıyla da ilgi topluyor. Hayranları sanatçının bu gizliliğini, şöhretin getireceği “nimetleri” elinin tersiyle iten bir yüksek duruş olarak tanımlıyorlar.

Banksy, eserlerinin değerinin farkında elbette. Bir yandan üzerinden para kazanmamak kaydıyla eserlerinin kullanımını serbest bırakmak bir yana neredeyse teşvik ediyor, öte yandan bunu ticari kaygılarla yapanların ise bir bedel ödemeleri gerektiğini savunuyor. Bunun için yani hem eserlerinin genelde kullanımını serbest bırakırken ticari kullanımlar için korumaya almayı ama bunları yaparken kimliğini de gizli tutmayı sağlamanın yolunu, eserlerini birer ticari marka olarak tescillemekte bulmuş. Neden telif değil de ticari marka sorusunun yanıtı ise, telif olması durumunda Banksy’nin kimliğinin açığa çıkma ihtimali söz konusu olabileceği içinmiş.

Ancak geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi, Banksy ve Full Colour Black adlı tebrik kartı şirketi arasında süren davada Banksy aleyhine karar verdi. Bu dava, Banksy’nin orijinali Filistin’de bir duvara boyanan Flower Thrower adlı eserinin ticari marka haklarının iptaline ilişkindi. Durum, kimliği gizli olan sanatçının tüm ticari marka kayıtlarını tehdit ediyor.

Ticari marka kavramına aşina olanlar bilir. Bir marka yaratıp adınıza tescil ettirebilirsiniz ancak markanın sizin olmaya devam etmesini sağlamanız için markayla üretim ve satış da yapmalısınız. Eğer siz bir markayı kendi adınıza tescil ettikten sonra uzunca bir süre, örneğin birkaç yıl boyunca hiçbir yeni üretim yapmaz, pazarda markanızla faal olarak yer almazsanız, aynı markayla yatırım ve üretim yapıp pazarda faal olan bir başkasının markayı kendi adına tescil ettirebilme imkânı olur.

Banksy’nin başına gelen de bu görünüyor. Basında aktarılanlara göre Full Black Colour’ın argümanları da bu fark üzerinden şekilleniyor. Şirkete göre eserleri posterlerden anahtarlıklara düzenli olarak farklı formlarda yeniden üretilen Banksy'nin Flower Thrower adlı eseri, yalnızca bir sanat eseri statüsü taşıyor. Banksy'nin eserleri, kendi başlarına tüketicilerin o ürünün üreticisini anlayabilecekleri ayrıntılar içermiyor. Şirkete göre eserlerini korumak istiyorsa Banksy’nin ticari marka yerine telif hakkı yolunu tercih etmesi gerekiyor.

Bakalım Banksy bu gelişmeye karşı nasıl bir adım atacak? Ama gözden kaçmaması gereken nokta şu ki, bir sanatçının hem gizli kalma tercihi hem de aynı anda eserlerini ticari sömürüye karşı koruma hakkı ve isteği mevzuat engeline takılıyorsa, o mevzuat değişmelidir.

Emrullah Kandemir

Yorum Gönder

0 Yorumlar