Toplumların gelişmesinin anahtarı, farklı kültürlerin ve toplulukların birbirleriyle karşılaşmasında gizli. Ama elbette bu karşılaşmaların da farklı biçimleri var; örneğin savaş bir karşılaşma biçimi, keza ticaret de öyle. Zaten tarihe bakınca görülen de bu ikisinin birbirini izlediği ve doğurduğu.Genel kabul gören ya da yaygın tarih anlatıları, anlatıcının tabiiyetinde bulunduğu topluluk ile devletin meşrebine göre şekilleniyor çokça. Bizim bildiğimiz zamanlarda bu, millici / milliyetçi akımda tezahür ediyor. Öyle olunca da anlatılan tarihin köşelerine de "liderler" yerleştiriliyor.
Biraz da değil de, tam da bu yüzden, tarihi farklı özneler üzerinden de okumak gerekli. Bunda da üç özne var öncelikli:
1) Tarihi "kaybedenin" olduğu yerden okumak.
2) Tarihi "liderlerin" tebaalarının gözünden, yaşamlarından okumak.
3) Ve tarihi ticaret üzerinden okumak.
Bu kitap, Yakındoğu'nun tarihini bu fiiliyat üzerinden anlatıyor. Yazım tarihinin "eskiliğine" aldanıp da aktardığı bilgilerin değerini "düşük" görmeyin. Şu ana kadar -bildiğim / duyduğum- benzer hacimde bir başka örneği yok. Ve emin olun, tarihi bir de bu gözden, bu fiiliyatdan okuyunca, tarihte ne neden olmuş, daha bir berrak amlanlandırabileceksiniz.
Potosi Madenleri: Bir avrupa sömürgeciliği hikâyesi
-
Marcello Musto - Akademisyen Bolivya Potosi’nin zenginliği Avrupa
tarafından ilk olarak 1545 yılında, bir grup İspanyol istilacının yeraltı …
4 saat önce
0 Yorumlar