"Aile neyimiz olur?"


Aile içindeki şiddete karşı bu körlük ne tesadüfi ne de Türk hukukuna özgü. Bence hukukun hatıratındaki, aile babasının hane halkı üzerinde mutlak hâkimiyetinin olduğu o zamanların anısının gölgesi düşüyor hukukun ailesine. Aile içindeki şiddete değil müdahale etmek, hukukun o şiddet yetkisini selamladığı zamanların gölgesi. Pater familiasın (aile babasının) vitae necisque potestas (hayat memat yetkisi) ile donatılmış olduğu Roma hukukundan bahsediyorum. MS. 5. yüzyıla kadar Roma hukuku, aile babasının aile üyelerini öldürmek ve satmak da dahil sınırsız ve sorgulanmaz yetkisini düzenlemiş.?? Birçok dilde aile karşılığı kullanılan familia kelimesinin kökeni olan famulusun evcil köleler, familianın ise Latincede köleleştirilmiş insan topluluğu anlamına geldiğini unutmayalım.'3 Aile üyelerinin baba hâkimiyetine tâbi olmasının patria potestas yani baba egemenliğinin, hukukun bir müessesesi olduğunu ve bunun en az altı yüzyıl yazılı hukuk olarak varlığını sürdürdüğünü düşününce aile içi şiddetle mücadele normlarının geç kalmışlığı daha bir anlam kazanıyor. Zira aile içi şiddet yani babanın mutlak hâkimiyeti yüzyıllarca hüküm süren bir hukuki müessese.

Bir başkası, kendisinin ve arkadaşlarının durumunu şöyle özetliyor: “Bizim bir farkımız var. Ailelerimiz bizi desteklemiyor. Anamız-babamız var ama yetim ve öksüz gibiyiz. Birbirimizi yetiştirmek zorundayız. Hayattaki tek derdimiz ana-babalarımızla mücadele olmamalı. Bundan da kurtulmalıyız.” (Sayfa 78)
Tabii dünür deyip geçmemek lazım, çünkü bu ağın merkezinde dünürler/damatlar var. Biraz da Islâm geleneği uyarınca, gençlerin nişanlanıp, nikâh kıyması adetinden önce gene Orta Asya civarlarında, pek çok şeye olduğu gibi evlendirme işlerine de şamanlar bakardı. Şaman evlendirme niyetiyle davulunu yani tünür'ü eline aldığında, çalıp söylediğinde gençler evlenmiş sayılır, aileler davula hürmeten birbirinin tünürü olmuş olur- du. Gene Sahlins'e dönersek, akrabalığın kanla ol- mayan kısmının, kültürle, göklerden gelen emir- le, şaman davuluyla kutsallaştırılması, tabu hali- ne getirilmesi... (Sayfa 90)
Weblen, Aylak Sınıfın Teorisi (2015) isimli önemli çalışmasında, toplumu aslında çalışanlar ve çalışmayanlar olarak ikiye ayırır; çalışma asa ği sınıflara müstahaktır, üst sınıflar ise barbarh ğın yukarı aşamasından itibaren, uhrevilik (ruhbanlar) ve şeref (savaşçılar) aracılığıyla, miras birakılan asaleti icat etmişler ve böylelikle, kendilerinin ve çocuklarının asalaklıklarını kurumsallas tirmayı başarmışlardır. Öte yandan bu kurumsallaşma bir boş gösteren değildir, boş zamana sahip olmak ve boş zamanı gösterişçi, lüks etkinliklerle tüketmek Aylak Sınıf ya da üst sınıf olmanın en önemli göstergelerinden birisidir. (Sayfa 90)

Yorum Gönder

0 Yorumlar