Vergi ve Muhasebe Notları

             Tutarı açıkça yazılmamış sözleşmenin damga vergisi olmaz. Tutar yerine "yüzde..." yazılmış sözleşmenin de damga vergisi olmaz. Ama yüzdesi alınacak tutar net ve belliyse, ekonomik yaklaşım ilkesi gereği yapılan bir peçelemedir ve damga vergisi hesaplanması gerekir.

***

            Yurtdışı iştirakleri olan firmalar hem Yurtdışı firma hem Yurt içi firma adına aldıkları kredileri swap yapar yani birbirleri ile takas ederlerse, bu takas işlemi sonucunda krediyi kullanan yerli firmamız her iki ülkede de ödenen kredi faizlerini gider yazarak matrah azaltabilir. Bu tarz işlemlerin yapılması sırasında finansal türev araç sözleşmelerine bağlanması ile yapılan bu işlemler hem BSMV'den hem de Damga Vergisinden muaf tutulmuştur.

            ***

            Satın alınan gayrimenkul beş yıldan önce satılırsa değer artış kazanci üzerinden vergi ödenmesi gerekir. Ancak aynı gayrimenkul bir finansal türev işlemin konusu olarak satılırsa vergiden istisnadır.

            ***

            Mali Anestezi (Mali His İptali-Mali İllüzyon-Mali Yanılsama), Mali yükümlülüklerin muhatabi tarafından farkına varılmadan yerine getirilmesine denilmektedir. Özellikle dolaylı vergilerin fiyat içerisinde gizlenmiş olmaları nedeniyle, verginin ödeyicisi tarafından açıkça hissedilmemesi mali anesteziye örnek teşkil eder. KDV Mali anesteziye en uygun vergidir. ÖTV de uygun olan vergiler arasında sayılır buna ilaveten tevkifat yoluyla yapılan gelir vergisi de mali anesteziye uygundur. Türk vergi sisteminde, vergi toplamanın maksimizasyonu hedeflendiğinde bakılacak ilk yer mali anestezik vergilerdir.

            ***

            Vergi Usul Kanununda "muhasebe hilesi" kavram olarak vardır ama tanımı yoktur. Yani hiç kimseye "muhasebe hilesi suçu işlediği" için ceza verilemez.

            ***

            Tüm türev araç sözleşmeleri damga vergisinden istisnadır.

            ***

            Halka açılan şirketler hisse senetlerini ilk ihraclarinda nominal değerlerinin üzerinde bir bedelle ihraç edebilirler. Aradaki fark emisyon primi (ya da ihraç primi) olarak adlandırılır ve bu fark kurumlar vergisinden istisnadır.

            ***

            Tam veya dar mükellef Kurumların, tam mükellefiyete tâbi başka bir kurumun sermayesine katılmaları nedeniyle elde ettikleri kazançlar ile tam mükellefiyete tâbi başka bir kurumun kârına katılma imkânı veren kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde ettikleri kâr payları ve tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu katılma payları ile girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde ettikleri kâr paylari kurumlar vergisinden istisnadır. Diğer fon ve yatırım ortaklıklarının katılma payları ve hisse senetlerinden elde edilen kâr payları bu istisnadan yararlanamaz. Dolayısıyla dar mükellef kurumlardan elde edilen bu tarz kazançlar bu istisnadan yararlanılamayacak. Özetle; iştirak kazançları istisnası uygulamasında, kâr payını alan kurum tam ya da dar mükellef olabilir ama iştirak edilen kurum kesinlikle tam mükellef olmalıdır. Bu istisnanın amacı aynı verginin konusuna girmesinden mütevellit "vergilemede tekerrürlüğü"
ortadan kaldırmaktır.

            ***

            Şirketler dönem başı özsermaye tutarlarını ne kadar yüksek tutarlarsa ilişki kişilerden yaptıkları borçlanma da o kadar örtülü sermaye sayılmayıp rahatlıkla işletmeden kâr payı da sayılmadan para çekilebilecek ve daha da ötesinde ödenen faizler ile de matrah azaltılıp daha az vergi ödenebilecektir. Bu durum bir hukuka uygunluk sebebi ve yasal bir vergiden Kaçınma şeklidir.


Yorum Gönder

0 Yorumlar