Mali Tabloların Kredi Talebi Değerlendirme Süreçlerinde Okunması -1

İşletmeler zaman zaman kredi ihtiyacı duyarlar. Bu bazen likidite yetersizliğinden dolayıdır, bazen de uygun koşullu kredinin özkaynak kullanımından daha cazip olmasındandır. Sebep ne olursa olsun kredi talebinde bulunulan bankanın ilk yapacağı iş şirketin mali tablolarını ve şirketi incelemek olur.

Bankalarda kurumsal müşteri temsilcisi ve kredi yetkilisi olmak kolay iş değildir. İşinde iyi yetişmiş olmayı gerektirir. Bu yüzden kredi istediğiniz bankanın talebinizi incelemekle görevlendirdiği bankacının muhasebe kuram ve uygulamalarını bildiğini, faaliyetinizi ilgilendiren yasalardan, faaliyette bulunduğunuz endüstri kolundan, genel ve sektörel ekonomik koşullardan haberdar olduğunu ve tüm bu makro verileri kullanarak firmanızı mikro incelemeye tabi tutacağını varsaymanız yanlış olmaz. (Bunun yerine ilk defa çalışmayı düşündüğünüz bir banka yetkilisinin, birkaç orana bakarak “şablon” analizle sonuca gitmeye çalıştığını fark ederseniz, detayları açıklıkla anlatarak müdahil olmanız fena olmaz ama bu da yaklaşımda sonucu değiştirmiyor gibi görünüyorsa, talebinizi daha sonuçlanmadan geri çekip bir başka bankayla iletişime geçmeyi düşünmenizde de fayda olabilir.)

Şimdi, bankalar şirketinizi ve mali tablolarınızı nasıl inceler, kısa notlar halinde aktaralım:

Bankalar öncelikle kalitatif analiz yaparlar, yani firmanın ve firma sahiplerinin geçmiş performanslarını incelerler ve piyasa istihbaratı yaparlar. Ardından kantitatif analiz denilen, firmanın mali tablolarının incelenmesi gelir. Ama bilinmesi gerekir ki firmanın kalitatif analiz sonuçları yani piyasa istihbaratı olumsuz çıkarsa yani moralitesi düşükse, mali tabloları iyi de olsa kredi talebi olumlu sonuçlanmayabilir. Daha eski yıllarda teminat veya ipotek vb. karşılıklarla bankaların kimi olumsuz durumları göz ardı edebildikleri olduysa da, genel kredi hacimlerinin yani bankaların kredi müşterilerinin ve verdikleri kredi tutarlarının arttığı dönemlerde ipotek vs. teminatlarla ilişkili muvazalı işlem sayısı da doğru orantılı arttığından, böylesi dönemlerde talebin teminata rağmen düşük moralite nedeniyle ret yanıtı alma olasılığı yükselir.

Muhasebe ilkelerinden ikisine, özün önceliği ve dönemsellik kavramlarına, mali tabloların incelenmesinde özel önem verilir.

Bankacı mali tablolarda öncelikle yüzdesel oranları yüksek kalemleri incelemeyi yeğleyecektir. Tabi bunu yaparken şirketin faaliyetinin olduğu sektörün ortalama rasyolarını da dikkate alacaktır -ki işletmenin sektörel ekonomi içerisindeki moralitesine dair fikri olsun.

Öncelikle bakılanlar dönen varlıklar içerisinde yer alan hazır değerler olacaktır. Bunun içinde de likit ya da hızlıca likite dönebilir varlıklara ayrı bir gözle bakılır. Firmaların raitingleri ile krewdi kurumlarınca saptanan scoring değerlerinin hesaplanmasında likit varlıkların oranının önemli bir yer tuttuğunu, ayrıca işletmelerin batış nedenlerinin yüzde 70 gibi oranlarla likidite yetersizliğiyle ilgili olduğunu hatırlarsak, bu ilgilerini daha kolay anlamlandırabiliriz.

Bilançoda görünen likit varlıkların incelemesinden devam edelim.

Kasa hesabının aktif toplam içindeki yüzde oranı yüksekse inceleme konusu olur ve genellikle yüzde bir ile yüzde beşin üzerindeki kasa tutarının fiktif olduğu varsayılır. Bankacı incelediği bilançodaki kasa tutarını, aktifin yüzde 5’ini geçmeyecek şekilde eksiltir ve eksilttiği tutarı da bilançonun pasifinde özsermayeden düşerek bilançoyu eşitler.

Nakit blokaj karşılığı kullandığınız kredi olabilir. Nakit varlığınızda bilançoda biçimsel olarak Dönen Varlıklar grubunda yer alabilir. Ancak nakit blokaj karşılığı kullandığınız kredi bir yıldan uzun vadeli ise teminat olarak gösterdiğiniz ve kredi kapanmadan dokunamayacağınız nakit mevcudunuzu da Duran Varlıklar grubunda verilen depozito ve teminat olarak taşımanız gerekir. Siz yapmamışsanız bankanız zaten yapacaktır ve “Dönen Varlıklar-Kısa Vadeli” Borçlar işlemiyle bulunan net işletme sermayenizi yeniden hesaplayacaktır.

Kredi almak isteyen ama mali yapıları zayıf olduğu için taleplerine olumlu yanıt alamayan kimi firmalar, bilançoda mali yapılarını güçlü göstermek için açık ya da gizli (çoğunlukla gizli) ortaklık ilişkisi içinde bulundukları firmalardan geçici kaynak aktarma ve bunun karşılığını da Uzun Vadeli Müşteri Avansı gibi göstermek gibi kimi yöntemlere başvurabiliyorlar. Ama nihayetinde uzun vadeli müşteri avansı almak örneğin inşaat gibi az sayıdaki sektör için anlamlı. Bankacılar bilançoda uzun vadeli müşteri avansıyla banka mevduat hesaplarında yüksek yüksek miktarda bakiye gördüğü ve sektörün olağan çalışma tarzının da bu olmadığı durumlarla karşılaştıklarında, yapılan işlemin bir likit gösterme operasyonu olduğuna kanaat getiriyorlar ve talebi genellikle reddediyorlar.

Firmanın kâr’ının büyük kısmı diğer faaliyetlerinden (örneğin menkul kıymetlerden) geliyorsa da bankalar, firma kârlı olmasına rağmen pek sıcak bakmazlar. Bankalar için kredi talep eden firmanın asıl faaliyetinden yeterli kâr elde ediyor olması daha önemlidir.

Bilançoda dönen varlıklarda görünen ama uzun vadeli teminat gösterilmiş menkul kıymet varlığı da (tıpkı nakit teminatlı kredide olduğu gibi) dönen varlıklardan duran varlıklara aktarılarak değerlendirilir. Ayrıca, menkul kıymetler arasında varsa hisse senetleri de incelenir ve borsa değerleriyle hisseyi çıkaran firmanın mali durumu da dikkate alınarak yeniden değerlenir ve belki de bilançodan tamamen çıkarılabilir.

Ticari alacakların büyük kısmı açık hesap ise ve borçlularda piyasada pek tanınmayan küçük ölçekli firmalar ise bu hesaplar detaylı incelenir. Örneğin son iki yıl hareket görmeyen ama borç bakiyesi taşıyan firmalar daha kafadan problemli alacak olarak işaretlenir. Ayrıca borçlu firmalar arasında tutarca önemli orandaki firmalar için bankacınız ekran istihbaratı yaparak firma ve ortaklarının sicillerine de bakacak ve olumsuz kayıt taşıyan firmalardan alacakları da problemli alacak olarak işaretleyecektir. Sonunda problemli olarak görülen alacaklar toplamı bilançonun ticari alacaklarından ve özkaynaklardan düşülür. Tabi bu yöntem genelde işe yarar ama bazı durumlarda (firmanın çok fazla müşterisinin olması, çalışma tarzının uzun vadeli satışları olağan hale getirmesi veya firmanın müşteri bilgilerinin öğrenilmesini istememesi gibi) yaramaz. Sizin şirketinizde bu kategoriye giriyorsa o zaman bankacınız şu bilgilerin peşine düşecektir: - Ağırlıklı ortalama vadeniz nedir? - Üretim süreci gün bilginiz ya da ticari malın stokta bekleme süresi nedir? - Ağırlıklı ortalama alım vadeniz nedir?.. ve – Yıllık işçilik maliyetiniz nedir?

Süreç şöyle işler; bankacınız sizden satışlarınızı hangi vadeyle yaptığınızı öğrenmek ister. Diyelim 60 gün dediniz. Bunun anlamı yılda altı kez tahsilat yapıyor olmanız gerektiğidir. Bankacınız sizden bu bilgiyi aldıktan sonra son iki yılın bilançoları üzerinden firmanızın alacak devir hızını hesaplar. (2. dönem net satışlar / iki dönemin ortalama ticari alacağı). Bilançoda hesaplanan alacak devir hızı da 6 ise bankacınız alacaklarınızın sağlam olduğuna kanaat getirebilir. Yok ortalama alacak vadenizi 60 gün (yılda 6 kez tahsilat) dediniz ama bilanço alacak devir hızınızı 8 gösteriyorsa, bankacınız esasında sizin bankaya mevduat satmanızı bekler çünkü kasanıza vadesinden önce nakit girişi olmuştur. Gene de kredi istiyorsanız (bankacınız normal şartlarda artık likit ihtiyacınız olmaması gerektiğini düşünebileceğinden) ne için kredi istediğinizi detaylıca açıklamanızı isteyebilir.

Diyelim ki sizin faaliyet döngünüze uygun olarak verdiğiniz ağırlıklı ortalama alacak vadesi 60 gün yani olması gereken alacak devir hızınız 6 ama bilançoda hesaplanan alacak devir hızı ise 4. Bu durumda bankacınız (net satışlar / olması gereken alacak devir hızı) formülüyle sizin verdiğiniz bilgiye göre bilançoda beklenebilecek ticari alacak tutarını hesaplar, sonra bundan bilançodaki alacak tutarını çıkarır ve aradaki farkı da problemli alacak olarak kabul eder ve hem ticari alacaklarınızdan hem de özkaynaklarınızdan düşerek mai durumunuzu yeniden hesaplar.

Ortaklardan alacaklar hesabı da (eğer ciddi yekunlu ise) bankacınızın ilgisine mazhar olacaktır. Eğer görülen alacağın makul bir sebeple oluştuğunu ve şirket hesaplarına geri döneceğini (örneğin, ekstrem bir durum oluştu ve firma ortağı başka yol bulamadığından ucuz bulduğu hammaddeyi alabilmek için şirket hesabından nakit çekti gibi) anlatamazsanız, yapılacak işlem gene ortaklardan alacak tutarıyla aynı miktarda özkaynağın karşılıklı tenzil edilmesi olacaktır.

                                                                                                                                  ...devam edecek.

Yorum Gönder

0 Yorumlar