"Aradaki 7 Fark"ı bulmak lazım!

Farkı, duygusal dokusu belki de. Okumaya başlayıp da üçüncü hikayeye geldiğimde “herhalde bir buzdolabı hikayesi bu” diye düşünmüştüm ama sıcacıktı. Herhalde yazarı kelimelerin metaforik güçlerine inanan biri olmalıydı.

Şimdiki gençliğin bu zamanları nasıl algıladığını merak ediyorsanız, o zaman illaki okumalısınız derim, malum halen sesi en çok duyulup sözü “en çok” olanların çoğu halen “eskiden” konuşmakta. (Biz bunu en çok Gezi olaylarında fark ettik galiba.)

Okurken fark ettiğim bir şey de şu: Öykülerin her biri, yansıtmaya giriştikleri insan halleriyle, aslında yazıldıkları birkaç sayfadan çok daha hacimli olabilecek konular. Yani zamanın daha yavaş aktığı örneğin ikiyüz yıl öncesinde, Zola hangi insan hallerine eğilmişse, Balzac, Stendhal vs. o haller burada da var. Ama zamanın hızına uymuş, hızlanmışlar.

Hep derim, bu zamanların içine doğmuş nesil an’ı olağanüstü bir hızla algılayabilme ve hem kendisini an’a, hem de an’ı kendisine uyarlayabilme yeteneğine sahip.

Okuyun, ne demek istediğimi anlarsınız.

Yorum Gönder

0 Yorumlar