‘İyi ki PR sektörümüz gelişmemiş!’

Ali Saydam dedi bunu. İngiliz PR şirketi Bell Pottinger’in Güney Afrika’da (elbette para karşılığı) yürüttüğü “ırk temelli gerilimi artırma” faaliyetlerinin ayyuka çıkmasını konu ettiği yazısının[1] sonunda ve elbette ironik bir hayıflanma tonuyla.
Ama yazının tamamı, “iletişim” denen sanatın ne kadar karanlık yönleri olabileceğine dönük oldukça etkileyici bir olayı öykü tadında sunuyor.

Gerçi yabancısı değiliz hiçbirimiz, siyasal jargonda da yer edinmiş propaganda, ajitasyon, demagoji, vs.ler den Amerikan siyasetinden bildiğimiz lobiciliğe kadar hemen her şeyin ortasında bilinçli iletişim teknikleri var sonuçta.

Birde her açıdan kalabalık olma halini düşünün; gezegene yayılmış devletler kalabalığı, internetle sudan ucuz hale gelmiş bilgi kalabalığı, piyasa kalabalığı, vs. vs. ve elbette tüm bu kalabalıklardan habire etkilenen insan kalabalıkları!... Bu kadar kalabalık ve bu kadar da ayrı ayrı olunca, kimimiz duymak istediklerimizi duyuyor sadece, kimimiz de duyurmak istediklerini duyuruyor türlü yöntemle.


[1] Marketing Türkiye, Ekim 2017

Yorum Gönder

0 Yorumlar