Yemek Bedellerinde Vergi ve SGK


Yasal zorunluluk yok[i]ama ülkemizdeki genel uygulama, çalışanlara yemek ya da yemek bedeli verilmesi şeklindedir. Bu ya iş yerinde yemek servis etmek suretiyle ya da işin koşulları buna uygun değilse (az sayıda çalışanlı işyerleri, özellikle perakende sektöründe çalışanların farklı şubelere dağılmış olması veya gün boyu sahada çalışma vs.) günlük ya da aylık yemek bedeli ödemesi şeklinde oluyor.

İşyerinde doğrudan (ya da anlaşmalı bir restoranda) yemek servisi söz konusuysa bu firma için doğrudan giderleştirebileceği bir harcamadır.[ii]

Yemek bedelinin çalışana doğrudan para olarak verilmesi durumunda, İş Kanunu bu bedeli “ücret” tanımı içerisinde kabul etmektedir. Bu tutarın tamamı gelir ve damga vergisine, günlük brüt asgari ücretin yüzde 6’sını aşan kısmı da SGK prim hesaplamasına tabidir.

Yemek bedelinin Sodexo, Ticket, Multinet vs. yemek kartları ile ödenmesi durumunda ise (bu kartlarla ancak anlaşmalı lokanta ya da marketlerden alışveriş yapmak mümkün olduğundan) bu ödemeler ayni ödeme sayılmakta ve SGK primine konu olmamaktadır. Yemek kartlarıyla yapılan ödemelerin gelir ve damga vergisiyle ilgili kısmı ise her yıl açıklanan günlük vergiden müstesna yemek bedelinin dışında kalan tutarla sınırlıdır. Örneğin 2018 yılı için bu rakam 16 TL + KDV(Yüzde 8)=17,28 TL’dir. Firma çalışanına günlük 20 TL yemek bedeli ödüyorsa bu durumda 2,72 TL’lik tutar ücret gelir vergisi ile damga vergisi matrahına ilave olacaktır.

Yasal durum ve mevzuat açısından durum budur ama pratikte, yemek kartları yüklemesi karşılığı faturaların istisna içi/dışı bakılmadan tek kalemde giderleştirilmesi de yaygın denebilecek bir uygulama. Bu noktada bu firmalara, özellikle dijitalleşmedeki ilerlemeleri de dikkate alarak bir an önce kayıtlarını yasa ve mevzuata uygun hale getirmelerini önerebilirim ancak.

Ama diğer yandan, çalışanın günlük mesaisini sağlıklı bir biçimde tamamlayabilmesi ve firmasına da faydalı olabilmesi için doğal olarak “yemek yemesi” gerekmekte. Yani firma burada aslında işin yürütülebilmesi için bir harcama yapmakta. Nitekim günlük vergiden müstesna yemek bedelinin mantığı da hem firma hem de çalışan açısından bunun “zorunlu bir harcama” ama “vergisinin verilmesi gereken bir gelir kalemi olmadığı”na işaret etmektedir. Bu noktada uygulamaya iki eleştirim var: Birincisi, günlük tutarın biraz daha yükseltilmesinin makul olacağı; ikincisi de günlük fazla çalışmalar söz konusu olduğunda (perakende mağazacılıkta ve sahada çalışan pazarlamacılarda yaygın olduğu malum), istisnanın ikinci yemek bedeli için de uygulanmasının önünün açılması.

Bunun hem firmaları yemek bedelleri ile ilgili kayıtlarını daha düzgün tutmaya teşvik edeceğini hem de çalışanlar açısından, zaten oldukça sorunlu olan gelir vergisi dilimlerini bir de “yemek yedikleri” için daha hızlı aşıp daha çok vergi kesintisine uğramak yani fiilen net gelirinin daha hızlı azalması durumundan da kurtulmalarını sağlayacağını düşünüyorum.


[i] İş Kanunu çalışana en az asgari ücret ödenmesini zorunlu kılar. Bunun dışındaki haklar firmayla çalışan arasında yapılan iş sözleşmesinde yer alanlarla işyerinde diğer çalışanlara ve ekseriyetle uygulanan haklardır.           
[ii] Elbette burada giderleşecek rakamın makul bir rakam olması gereklidir ve her ne kadar bu durumda yemek bedeli çalışanın bordrosuna yansımasa da, kıdem tazminatı hesaplamasında günlük yemek bedelinin hesaplamaya dahil edilmesi doğru olacaktır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar