İnsan kendi cennetiyle kendi cehennemine giden yolun taşlarını çoğu zaman aynı anda ve aynı güzergâhta döşüyor olmalı, niyet de hep birincisini seçerek. Yöneticilerinin artık zulme dönüşmüş “ulvi amaçlar ve idealler” için yığınları gerekirse “harcanabilir değer(sizlik)deki topluluklar olarak görme “alışkanlığına” ve “algısına” karşı destansı bir karşı duruştur Ekim Devrimi. Aynı anda hem, “neredeyse o ana kadar” organize bir topluluk olarak bir arada tutan tüm bağlarını yitirmiş kitlelerin içgüdüsel olarak birlikte hareket etmeleriyle gerçekle…
Facebook’un kullanıcı verilerini ‘çaldırdığının’ ortaya çıkmasıyla birlikte dikkatler bir kez daha bizi bizden iyi tanıyan veri toplayıcı dijital teknolojilere döndü. Aslında başta Google ve sosyal medya olmak üzere pek çok dijital uygulamanın verilerimizi topladığını ve geliştirdikleri yapay zekâlı algoritmalarla analiz ederek kullandıklarını zaten biliyorduk. Ama biz bunun daha çok reklam amaçlı kullanıldığını düşünmek istiyorduk, çünkü o zaman bize bir zararı olmazdı hatta faydası bile olur, günlük yaşayışımızı daha kaliteli hale bile getir…
İlk, Alman müzisyen Patrick Metzger kuyllanmış terimi; “millenial whoop”. Müzik terminolojisinde, büyük bir ölçekte, beşinci ve üçüncü notalar arasında ileri geri sıçrayan biz dizi nota ya da sadece iki notanın arka planda sürekli tekrarlanması. Metzger’in dikkat çektiği bu durumun, günümüzde “hit müziğin ark planı” ya da bir başka deyişle pop müziğin iskeletini oluşturduğu ciddi müzik eleştirmenlerince yaygın kabul gören bir görüş haline geldi. Bunu da hegemon kültürün biçimlendirdiği algı dünyamızda, kulaklarımızca kolaylıkla fark edilen bas…
Ali Saydam dedi bunu. İngiliz PR şirketi Bell Pottinger’in Güney Afrika’da (elbette para karşılığı) yürüttüğü “ırk temelli gerilimi artırma” faaliyetlerinin ayyuka çıkmasını konu ettiği yazısının [1] sonunda ve elbette ironik bir hayıflanma tonuyla. Ama yazının tamamı, “iletişim” denen sanatın ne kadar karanlık yönleri olabileceğine dönük oldukça etkileyici bir olayı öykü tadında sunuyor. Gerçi yabancısı değiliz hiçbirimiz, siyasal jargonda da yer edinmiş propaganda, ajitasyon, demagoji, vs.ler den Amerikan siyasetinden bildiğimiz lobiciliğe …
Başlığı özellikle böyle yazdım, (…) kısmını farklı farklı şeylerle tamamlayabiliriz, ama nasıl nitelersek niteleyelim, henüz yeteneklerimiz arasında olduğunu fark etmediğimiz ya da bilmediğimizi düşündüğümüz yeni bir aksiyon yaratabilmek, oradaki noktaların yerine geçecek olan. Ve biz muhtemelen bunun başarmamıza yetecek kadar kısmını öğreneceğiz hep, çünkü başlamanın ardından sürdürme sırası geldiğinde birşeyler hep değişecek ve biz de hep yeniden öğreneceğiz. Yani bu başlığı birikim defterimize bir kez atıp cümleleri yazmaya başladığımızda, …
Marka Semtler [i] Bir araştırmaya göre İstanbul'un marka semtleri şöyle sıralanmış: Beyoğlu %36,33 Nişantaşı %24,33 Kadıköy %23 Bebek %14,33 Beşiktaş %13,33 Etiler %13 Ortaköy %5,67 Bakırköy %5 Şişli %3,33 Cihangir %2,33 A, B ve C'de Lider Olmak [ii] Karaca Grup Pazarlama Direktörü Ve İcra Kurulu Üyesi Galip Bağcı, markalarının A, B ve C1 tüketici gruplarında açık ara sektör lideri olduğunu söylemiş... İlginç geldi açıkçası... AVM'li yaşamlar [iii] Ne kadar üstüne-altına-sağına-soluna laf söylesek de AVM'li yaşamı benimsedik. B…
Kazanma arzusunun belki de temel belirleyeni, “eksiklik” hissi. Çok bilinen fıkrada ki gibi Napolyonvari bir tespit olabilir bu, hani İsveçli komutan demiş ya Napolyon’a, “biz şerefimiz için savaşırız ama siz para için savaşıyorsunuz!” diye, o da reddetmemiş bunu, “herkes kendinde eksik olan için savaşır sonuçta” diyerek. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin en alt basamağının yani temel ihtiyaçlarımızın belirleyeni hayatta kalma içgüdümüz, Freud buna bir de türü devam ettirmeyi eklemiş psikanalizi kurarken. Ama piramidin ilk basamağından üst b…